Devletler nezdinde en önemli olan konulardan bir tanesi yürütülen plan ve stratejilerin gizliliği konusudur. Fakat bu gizlilik ne derece sağlanabiliyor orası soru işaretidir. Çünkü gelişen teknoloji ile artık yürütülen istihbarat faaliyetleri teknolojik cihaz ve ekipmanlarla daha kolay ve daha az riskle yapılabilmektedir. Bugün önemli bir konudan bahsedeceğiz. İlk olarak “NSA” nedir, ne zaman, kim tarafından kurulmuştur bir göz atalım.
NSA; ABD’de Başkan Truman tarafından 24 Ekim 1952 tarihinde kurulmuştur. Abd’nin en büyük kulağı olarak tanımlanmaktadır. Truman, NSA’yı kurduktan sonra dünya çapında iletişim istihbaratı görevini bu kuruma verdi. İlk kurulduğu zamanlar diplomatları ve askerleri dinleyen NSA, zamanla sivil telefon konuşmalarını da dinlemeye başladı. 1960 ve 1970’li yıllarda gelişen yönlü telsiz haberleşme ve uydu teknolojisi NSA’nın işini daha da kolaylaştırdı. Artık havada olan radyo sinyalleri dahil hiçbir telefon görüşmesi NSA’nın kulağından kaçmıyordu. Abd elektronik istihbarat için ortalama 20 milyar dolar harcıyor ve şu an bilinen 21 bin NSA personeli bulunmaktadır. Bu da Abd’nin dijitale verdiği önemi göstermektedir.
Yapılan çalışmalarda; internet, yeraltı ve denizaltı haberleşme kabloları, telsiz haberleşmesi ya da büyükelçiliklere yerleştirilen gizli aygıtlar aracılığıyla yapılan her türlü iletişimi ele geçiriyor ve uydular vasıtasıyla NSA merkezine iletiliyor. Bu da NSA’yı Abd için çok önemli bir kurum haline getiriyor. NSA, ABD için en çok istihbarati bilgi toplayan kurum olarak biliniyor. Amerikan hükümetlerinin iletişimini korumakla görevli oldukları gibi yabancı ülkelerin iletişimini de dinleyerek istihbarat toplamaktadır. Şimdi ise sizlere NSA’nın kullandığı “Echelon” projesinden bahsedeceğim.
Echelon; dünya üzerindeki tüm iletişim araçlarını (telefon, faks, e-posta, telsiz, sms …) dinleyen bir kulak. Abd bu projeyi inkar etse de 1999 yılında Avustralya Canberra’daki Savunma Sinyalleri Müdürlüğü (DSD) Başkanı Martin Brady’nin yaptığı açıklamayla kabul edildi. Tabi tek dinlenen ülke Avustralya değildi. Dünyanın gizli bir kulak tarafından dinlendiği aslında 1960 yılında ortaya çıkmıştı. Rusya’ya iltica eden iki NSA görevlisi, Bernon Mitchell ve William Martin, 6 Eylül 1960’da Moskova’da bir basın toplantısında NSA’nın 2000 dinleme istasyonuyla, bunların kurulu oldukları ülkeler de dâhil olmak üzere en az 40 ülkenin gizli haberleşmesini dinlediğini açıkladılar.
Bu açıklamadan sonra yapılan bir araştırmada Avrupa’da bulunan haberleşme cihazlarının %90’nı Echelon tarafından dinlendiği tespit edildi. Yapılan bu araştırma AB tarafından yapılmıştı. Fakat bu araştırmanında bir amacı vardı. Çünkü AB’nin Echelonu da “Enpofol” idi. O süreçte AB’de echelon’a bir rakip çıkarmak için çalışmalarına başlamıştı.
ABD Echelon sayesinde Amerikan şirketlerine de milyarlarca dolar kazandırmayı başarmıştı. Dev bir kulak echelon sayesinde ihale için hazırlık yapan firmalar dinleniyor ve Amerikan şirketlerine bildiriliyordu. Bu sayede rakip firmanın her hamlesini, fiyatını bilen Amerikan şirketleri ona uygun strateji geliştirip tüm ihaleleri topluyorlardı. (Bu o dönemde yapılan bir iddia.) Aslında echelon projesi incelendiğinde köklerinin Enigma’ya dayandığı ortaya çıkıyor. Bilindiği üzere Enigma; ikinci dünya savaşı sırasında kullanılan bir Alman şifre makinesi idi. Bu makineyi çözen Alan Turing, anahtarı Amerikalılara vermişti. Amerikalılar da Japonlar’ın askeri şifrelerini çözerek İngilizlere verdi. İki ülke bu yolla düşmanlarının radyo haberleşmelerini dinlediler ve yüzbinlerce gizli mesajı çözdüler.
Şimdi de NSA’nın bir başka projesi olan “PRISM” üzerinde kısaca duralım.
NSA’ya ait olan PRISM; Apple, Google, Facebook, Microsoft, Yahoo gibi kaynaklarda bulunan tüm verilere doğrudan erişim sağlayabiliyor. Bu proje büyük çaptaki firmaların ve kullandıkları yazılımlardaki verileri takip edebilmek amacıyla başlatılmıştır. Ve Barrack Obama döneminde de varlığı kabul edilmiştir.
Şimdi bir düşünün big data olarak adlandırdığımız o büyük veriye doğrudan NSA’nın erişiminin olduğunu. E-postalar, sohbet kayıtları, videolar, fotoğraflar, saklanan veriler, ses trafiği, dosya transferleri, video konferansları vb. şekilde detaylandırılabilecek her türlü bilgi PRISM projesi dâhilinde takip ediliyor. Şimdi aklınıza bu yasal mı sorusu gelebilir. ABD yasalarına göre ABD vatandaşı olmayanlara karşı yapılacak bu tarz istihbarat, mahrem verilere izinsiz erişme girişimleri yasadışı kabul edilmiyor.
Aslında burada bahsedilen konunun temelinde teknoloji var. Ve bu teknolojinin güvenliği yani siber güvenlik konusu bu olayın tam da merkezinde yer alıyor. Burada yazılanları okuduğunuzda siber güvenliğin ne anlam ifade ettiğini, neden çok önemli olduğunu daha net anlayacaksınız.
Siber güvenlik konusunda destek almak, siber güvenlik yazılımlarımız ve hizmetlerimiz hakkında bilgi almak için BBS Teknoloji ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.
You must be logged in to post a comment.